Hayranlık Uyandıran Bir Marka Nasıl Yaratılır?
Karen Lloyd kısa sure önce, 51 yaşındayken kanser nedeniyle öldü. Kahve içmeyi o kadar çok seviyordu ki, ailesi kenarında en sevdiği kahve zincirinin adı olan bir tabut ısmarlamaya karar verdi.
Bu, etkileyici, tatlı bir şekilde garip bir hareketti. Tipik olarak kurumların hayatımızda bu tür bir hak iddia eden ya da bu hakkı hak eden bir yeri olduğunu düşünmeyiz. Karen’ın bir markaya karşı sadakati, hatta sevgisi, son derece alışılmamış bir şey.
Çoğunlukla, bize hayatımızın dokusunu sunan markalara sadece tahammül ediyoruz: telefonlar, ayakkabılar, uçuşlar, yiyecekler, sigorta, pantolonlar, elektrik. Biri, bir diğerinden biraz daha iyi olabilir, daha çekici teklifler sunabilir ya da düzgün bir şekilde hizmet verebilir. Ancak bu derin bir hayranlık ya da sevgiden çok daha farklı bir şey.
Biz, işlerin tam da bu şekilde olması gerektiğini düşünüyoruz. Mantıklı düşündüğünüzde, kurumsal dünyayı biraz da olsa küçümsemeniz ya da kendinizi uzak tutmanız gerektiğini düşünmeniz normaldir. İşte Karen’ın cenazesinin geniş ölçüde dikkat çekmesinin nedeni de bu.
Kurumlar bazen sevgi ve büyük misyon terimleriyle konuşmayı severler; ancak bunu yaptıklarında hiç bir zaman bizi tam olarak ikna edemezler. Kurumların çabalarını yermek kolaydır. Sloganları düzgündür (‘We try harder/Daha fazla çalışıyoruz’, ‘Just do it/Sadece yap’, ‘I’m lovin’ it/Bunu seviyorum…’) ancak bu sloganların yanından omuz silkip, alaycı bir umursamazlıkla geçecek kadar bunlardan bıkmış durumdayız.
Şu anda kurumların çoğu hayranlığımızı hak etmiyorlar – onlara hayran da olmuyoruz. Ancak bazı durumlarda, gözümüze bunun ne kadar farklı olabileceğine dair görüntüler takılıyor.
1895 yılında bir istasyon şefinin Great Western Railway (Great Western Tren Yolları) üniforması içinde evlenmesi çok da garip olmazdı. Bunu, köle gibi davrandığı için yapmazdı. Ulaşım şirketinin idealleri, kendi doğasıyla derinden çakıştığı için yapardı. Şirketin hizmet ve güvenilirliğe olan bağlılığı, büyük istasyonlarının ihtişamı, emeklilik programlarındaki itibarı – işte bunlar bir insanın ciddiye alıp, bir parçası olmaktan haklı olarak gurur duyacağı şeylerdi.
Kurumsal sevgi: Great Western Railway çalışanlarının, evlenirken üniformalarını giymeleri hiç de garip bir şey olmazdı.
Costa markasının altında yaşamak ve ölmek, sevimli bir şekilde garip bir şey. Ancak yine de, belki gelecekte bir gün, bu tür bir sadakat acayip olmaktan başka bir şey haline gelecek. Bunun gibi bir şeyin parçası olmaktan gerçek anlamda gurur duyacağız.
Kurumların bir tabutun üzerinde olmayı ya da evlenirken giyilen kıyafet olmayı hak etmek için ne yapmaları gerekiyor? Kişiliklerimizin üstün yönleri ile yakın ilişkiler kurmaları, dünya için düzgün bir şekilde iyilik yapmaları ve bize, olmak istediğimiz kişiler olmamız konusunda yardımcı olmaları gerekiyor. İşimize, hayatlarımızdan ne kadar çok şey verdiğimiz de göz önüne alınırsa bunlar, fazlasıyla gerekli ve hiç de gerçek dışı olmayan tutkular gibi görünüyor.
Kaynak: Girişimciler Okulu.